beautiful love -- sophie milman

23 Ocak 2011 Pazar

Antalya'ya Dönüş Ama Nereye?

     Son bir aydır yaşadığım sıkıntının iyice farkına varmış bulunuyorum. Bu sene farklı bir şehirde üniversite okumaya başlayan birisi olarak hissedebileceğim tüm aidiyet hissayatı gasp edilmiş gibi. Normal şartlarda bunu sonuna kadar arzulayan insanlar vardır muhakkak, zira bu insanlar bireyin kendini bir yere ait hissetmesinin rasyonel karar alma sürecindeki en önemli engellerden biri olduğunu bilirler.
Neyse burada benim üzerime düşen genele yansıtmadan kendi özelimden durumu aktarmak bence, muhakkak okuyan birisi kendisindeki benzerlikleri farkedicektir.

     Bu süreç nasıl mı işledi? Öncelikle beni Türkiye'nin en güzel yurtlarından biri olduğunu söyledikleri yurtlardan birine, liseden 2 arkadaşımla bi de tanımadığım bir adamla koydular, hiç sorun yok. Ben ne zaman ki odada geçirdiğim vakit ile odada çıkan problemlerin sayısının doğru orantılı olduğunu anladım, işte o vakitten sonra odada geçirdiğim süreyi minimuma indirip, geçici bir yaşam tesisi gözüyle bakamya başladım ( evet, zaten olması gereken bu biliyorum. ) . Bu konumda bana ev olarak Antalya'daki evimi düşünmek mi kalıcaktı peki, her şey bu kadar basit falan mı? Burası değilse orası mı evin?

     İşte artık problemin büyüklüğünün farkına varmaya başladığım evre geliyor. İnsan evine döner, annesine babasına sarılır. Eve bir göz atmaya başlar, tekrar bana dönücek olursak ilk gözüme çarpan ülkemiz ailesinin en büyük hobisi olan salondaki eşyaların yerini değiştirmenin bizim evde de gerçekleşmiş olmasıydı. Burada şu soruyu sorarsanız bir an boşlukta hissediyorsunuz: Acaba kaç kez değiştirdiler? Sen, gitmeden öncesini biliyorsun ve şu anı. Bu demek değil ki sen yokken bu salon büyük değişiklikler atlatmış olmasın, ailen evim diyebileceğin bir yerde senin farkına bile varamadığın kararlar alıp kullanamayacağın şeyleri üzerinde uygulamalarda bulunmuş olmasın.. Burada neyi anlaman gerekiyor biliyor musun, ben biliyorum da zira.. O insanlar da artık bu ev üzerinde senin ilgin ve inisiyatifin olmadığı fikrindeler. Tabi bu fikrindeler diyince bu bilinçli bir farkındalık durumu gibi oluyor, katiyen bunu kendilerine söylemiyorlar.Farkında değiller, bunu sözcüklere dökmeseler de aldıkları kararda kriterlerden(farkında olmadıkları kriterlerden) birisi artık senin bir kriter olmaktan iyice uzaklaşman. Sen yüzlerine vursan 'saçmalama evladım, burası senin de evin' diyicekler. Yine söylüyorum ki ben sizin bu noktada, ' Ulan içinde olanlardan haberimin bile olmadığı, söz sahibi durumunda bulunmadığım bir yer nasıl benim evim olur? Zaten 4 aydır yaşamıyorum da burada! ' diye düşünebilecek dirayette olduğunuza inanıyorum.

     Gözlem yeteneğiniz de önemli mesela, siz inatla salonun değiştiğini görmeyebilirsiniz ya da benim gibi ilerisini de görebilirsiniz. Yazıcının yeri değişmiş, anneannem farklı odaya taşınmış, televizyon kumandası değişmiş..

     Bu noktada birey kendini bir yere ait hissetmemenin zevkini ve tasasını hissediyor. Sonuç olarak Antalya'dayım ve dinleniyorum. Evim diye tanımlanabilecek tek yerdeyim, buradan 3 hafta sonra ayrıldığımda buraya bir dahaki uzun dönüşüm en az 1 yıl sonra olucak. Tabii burası yine de evim olarak nitelendirilmeye devam edicek.. Bunda ne sıkıntı mı var, bilmiyorum. Şurada herhangi bir yazıya sığdıramayacağım uzunlukta ya da benim toparlayamayacağım dağınıklıkta.

     Burada bu yazıyı sonlandırıyorum, bakıyorum da ilk yazı için olması gerektiği gibi, benim standartlarımdan uzun olmuş. Zira hep uzun başlar da gitgide kısalır diye tahmin ediyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1 düşünce 1 söylem